30 Ekim 2025 Perşembe

İman

 



Hep düşünürdüm, neden hak tarafının sayısı az, neden düzgün insanlar abuk subuk tiplerle ve işlerle uğraşıyor ve muvaffak da olamıyor. 


Mesele iki parametre barındırıyormuş; inanmak, iman ve tarafını belli etmek. 


Hak tarafta hep teknik imkansızlık hep zorluk hep şeytani kısımla uğraşma var ve akılla bakacak olursak kazanması mümkün değil. Yeterli veri yok akıl tarafında kazanmak için. 


Ama mesele zaten sadece akılla bakmamak. Akılsız olalım demek değil bu, evet akıl önemli ama tek kıstas değil. Hele ki kendi aklın tekmiş gibi davranmak, sadece kendi aklınla bakmak, esas aklı, külli aklı saymamak, esas oyun kurucuyu atlamak demek, Allah korusun. 


İman da burada devreye giriyor. 


Evet teknik olarak ve kendi aklımızla bu durumda kazanmak mümkün değil. Ama inanırsak, iman edersek; neye, Allah'ın aklının daha yüce olduguna, oyunu zaten onun kurduğuna, o zaman kazanırsın. Fikren kesin kazanırsın. Faaliyette kazanmayabilirsin de bu arada, ama diğer parametre olan tarafını belli edersin. Yangın sönmese de su taşımış olursun. 


Ne kadar zor ne kadar imkansız olursa o mevzu, o derece iman dereceni artırma lütfudur bu. Ne kazar zor, o kadar iman etmeye meyletmek, o kadar Allah’a konuyu bırakmak , o kadar netice ne olursa olsun iyi olacağına inanmak. 


Neticede, neticeden sorumlu değiliz, vetireden sorumluyuz. Adımı doğru tarafa atmaktan ve netice gelene kadar gayret etmekten, suyu taşımaktan sorumluyuz. Yangını söndürecekse Allah söndürecek, sen değil. Ne münasebet zaten. 


İnanmanı sağlayacak dünyevi veri, eminlik noksanlığıdır aslında. Yokluk olan bir varlık örneği. 


Belki yokluğun en büyük kazancı budur? Emin olmanı, iman etmeni sağlamak? Buna ortam, olanak sağlamak? Olamaz mı, olabilir. 


Selametle,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder